Bu ayki filmimiz 2. Dünya Savaşı sırasında karısı ve oğlu ile birlikte Yahudi kampına götürülen Yahudi bir babanın ailesini kurtarma çabası ele alınıyor. Başrol oyuncumuz Guido İtalyan bir Yahudidir.
Kendisi amcasının çalıştığı otelde garson olarak işe başlamıştır. Guido hayat dolu, karizmatik, cesaretli ve neşeli bir insandır. Yerel okulda öğretmen olan Dora ile karşılaşması ise bir kaza üzerine olur. Ondan sonra Guido için olaylar değişmiştir. Zengin, Yahudi olmayan ve aristokratik bir aileden gelen öğretmen Dora’ya aşık olur. Dora’nın annesi kızını zengin bir adamla evlendirmek istemektedir.
Nişan töreninde kibirli ve zengin nişanlısını terk edip Guido ile atın üstüne atlayarak kaçmışlardır. Aradan birkaç yıl geçer ve evlenip Giosue adlarında bir çocukları olmuştur. Tüm bu güzel olaylardan sonra 2. Dünya savaşı patlak vermiştir. Guido, Giosue ve Guido’nun amcası zorla trene bindirilip toplama kampına götürülür. Dora da ailesinin peşine düşüp o da trene biner. Guido oğlunu Alman askerlerden saklamaya çalışır ve ona gizlice yemekler verir. Oğluna kampta olup bitenlerin bir oyun olduğunu bin puan topladıklarında oyunun biteceğini ödül olarak da bir tank vereceğini söyler.
Oğlunu bir metal kutunun içine sokup karısını aramaya giden Guido ararken yakalanır ve Nazi bir asker tarafından öldürülür. Savaş bitip ortalık sessizleşince bulunduğu kutudan çıkan Giosue karşısında kendisine doğru gelen bir tank görür. Tank ile kampa gelen Amerikan askeri Giosue’yi kurtarır. Dora hayattadır ve oğluna kavuşur. Guido ise ailesi için çok fedakârlık yapan bir baba olarak hafızamıza kazınır.
