Değerli AGÜ Ailesi,
Geçtiğimiz yıl şubat ayı ülkemizin tanık olduğu en büyük felaketlerden biri yaşanmıştı. Şehirlerimiz yıkılmış, insanlarımız göçük altında kalmışlardı. Hayatına engelli olarak devam etmek zorunda olanlar ve yaşadıkları topraklardan kopmak zorunda kalanlar da cabası…Bütün bir ülke hep beraber felaket uğrayanların yaralarını sarmaya çalışmış ve ülkemiz halkının güzel yüzünü bir kere daha meydana çıkarmıştık.
Peki, ya sonra? Sonra, unuttuk. İnşaattan çalan müteahhitleri, uygun olmayan yere izin veren yetkilileri, çadır parasını halktan toplamaya çalışanları…Sahi, hangi birimiz farkında ciddi sayıda insanın felaketin üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen çadırda yaşadığını? Bazı bölgelerde sağlıklı sulara ulaşmanın halen en büyük problem olduğunu?
Bir tarihçi olarak ne yazık ki ülkemizin toplumsal hayatının en temel problemlerinden birinin kolay unutmak olduğunu düşünüyorum. Kolay unutuyoruz ve affediyoruz. Oysa hafıza ve bu hafızaya dayanarak birlikte davranma pratiği toplumları bir arada tutan en önemli harçlardan biridir. İşte o zaman, vatandaş olmanın bilinciyle bizi yönetenlere isteklerimi ve taleplerimizi daha etkin bir şekilde duyurabilir ve benzeri felaketlerin yaşanmaması için en önemli tedbirlerden birini almış oluruz.