Okulumuzun kampüsünde bir aydan fazla bir süreyi geride bıraktık. Eski bir fabrika yerleşkesinde kurulmuş olan kampüsümüz bu avantajın tadını çıkarıyor ve bize sonbaharın ve sonbahardan geçişin bütün muhteşem renklerini sunuyor. Derslerinizden ve işlerinizden fırsat bulduğunuzda kampüsün özellikle spor salonu arkasındaki açık sergi salonu ve personel binasından Müze girişine kadar olan koruluğu gezmenizi öneririm. Eminim, ağaçların sürekli değişen renkleri ve yaydıkları koku ve serinlik bir anlığına bile olsa dünyanın bütün yüklerinden kurtulmanızı ve yaşama yeni baştan, taze bir zihinle bakmanızı sağlayacaktır.
Ama kampüslerin temel amaçlarından biri bu değil midir zaten? Hem kendi bireysel ve toplumsal gelişimimiz için yerine getirmemiz gereken sorumlulukları ifa ettiğimiz hem de bize nefes alma alanı sağlayan mekanlardır kampüsler. Dünyanın bu iki vazgeçemeyeceğimiz alanı arasındaki denge bazen bozulsa da kampüsler eskiden beri söz konusu dengeyi sürdürmenin belki de en uygun mekanlarıdır. Bu açıdan bize doğası ve binalarıyla böylesi bir dengeyi sunan AGÜ kampüsünde olduğumuz için ne kadar şanslıyız. Hepiniz dönemin başından beri geçtiğimiz sürede hissetmişsinizdir; yüz yüze eğitim iyi ki geri geldi ve iyi ki kampüsümüze kavuştuk.
Peki AGÜ’de nasıl değerlendirdik geçtiğimiz süreci? Ben kendi adıma baktığımda cıvıl cıvıl bir kampüs gördüm. Öğrencilerin sohbetlerinin çınlattığı koridorlar, derslikler, çimenler ve kantinler nasıl da renkliydi. Bir okulun vazgeçilmezi olan öğrenci kulüpleri etkinliklerini hızlandırdı ve bilimden sanata ve eğlenceli boş vakit etkinliklerine kadar faaliyetlerini sergilediler. İçinden geçtiğimiz sürede iyice farkına vardığımız sağlıklı bir yaşam sürdürmenin temel araçlarından biri olan spor salonumuz açıldı ve hizmete başladı. Yine okulumuzun rengi olan öğrencilerimiz spor turnuvalarıyla ders ve çalışma dışı yaşantımızı keyifli kıldılar. Tabi bu arada derslerimiz de etkisini göstermeye başladı. Öğrencileri bilimin çeşitli alanlarıyla buluşturmaya çalışan hocalarımız dersleri ve ders içi etkinleriyle en temel görevlerinden birini yerine getiriyorlar. Elbette hocalarımız akademik çalışmalarıyla hem kendi kişisel kariyerlerini ilerletmeye hem de okulumuzun ismini gururlandırmaya devam ediyorlar. Yine bir üniversitenin temel taşlarından olan idari personelimiz ve hizmet çalışanlarımız okulumuzu daha yaşanır bir hale getirmek için ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar. Kısacası okulumuzun her bir bileşeni AGÜ’yü var etmeye devam ediyorlar. Hepimizin ellerine sağlık.
Geçtiğimiz ayın en önemli gelişmelerinden birisi de okulumuzda sınav takviminin başlamasıydı. Bu dönemlerde özellikle öğrencilerimizin üzerindeki yükün arttığı aşikardır. Ama öğrenci arkadaşlara tavsiyem sınav dönemini tek başına bir yük olarak görmek yerine kendi akademik kariyerlerinde geliştirmenin bir fırsatı olarak görmeleri yönünde olacaktır. Bu anlamda öğrencilerimiz elbette başarılarıyla övünmeli, ama başarısız oldukları durumda yeise kapılmak yerine hocalarıyla birlikte eksikliklerini değerlendirip bunları tamamlamadırlar. Zira hata yapmak başarıya gitmenin belki de gerekli yollarından birisidir.
O zaman hep beraber, öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz ve hizmetli personelimiz hep beraber çalışmaya, eğlenmeye ve her anlamda kampüsümüzün tadını çıkartmaya devam… Eminim AGÜ ailesi çalışma zamanlarında üzerine düşeni yapacak ve boş zamanlarını ise binbir türlü yaratıcı biçimde hoş zamana çevirmeyi bilecektir. Zira insanlığın ilk dönemlerinden beri olduğu gibi bireysel ve toplumsal varlığımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirirken, aynı zamanda hayatın tadını çıkarmak dünyamızı ayakta tutan ve yaşanabilir kılan en önemli iki unsurdur.