Bu ay, özellikle Ortadoğu’da kadın olmanın zorluklarını anlatan ve kadınların bir hiç uğruna ne gibi bedeller ödemek zorunda kaldığını ekrana aktaran bir filmle karşınızdayız. Film, Freidoune Sahebjam isimli yazarın Soraya'yı Taşlamak isimli eserinden sinemaya aktarıldı. Freidoune bir gazetecidir. Arabası bozulduğu için durduğu küçük bir köyde Zahra ile tanışır. Zahra, Freidoune'un peşini bırakmaz çünkü onun bir gazeteci olduğunu anlamıştır. Yeğeni Süreyya bir gün önce aynı köyde yaşadığı insanlar tarafından vahşice katledilmiştir. Ölmeden önce yeğenine söz veren Zahra, bunun köyün sırlarının arasına gömülmemesi için elinden geleni yapmaya kararlıdır.
Süreyya İran’da istismarcı eşi Ali ile yaşamaktadır. 23 yıl süren evliliğinden yedi çocuğu olur. Kocasından sürekli olarak şiddet görür ve bundan dolayı iki bebeği de ölü doğar. Ali 14 yaşında bir kızla evlenebilmek için köyün mollasını ikna etmeye çalışmakta diğer yandan da Süreyya’dan da boşanmak istemektedir.
Ali, Süreyya’ya nafaka vermemek için onu sadakatsizlikle suçlar. Süreyya’nın masum olduğuna köyden kimse inanmaz. Şeriat kanunların hüküm sürdüğü köyde Süreyya recm cezasına çaptırılır. Köy halkı tarafından feci bir şekilde taşlanarak öldürülür. Zahra ise yeğeninin başına gelen olayları tüm dünya duyurabilmesi için köye gelen gazetecinin peşine takılır.
