AGUNews

Mayıs 2023, Sayı 76

Öğretim Üyemiz Dr. Talha Erdem ile Röportaj

Ahmet Hilmi Güler Mayıs 2023, Sayı 76 9384
Öğretim Üyemiz Dr. Talha Erdem ile Röportaj


Hocam, öncelikle bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

İsmim Talha Erdem. Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü bölüm başkan vekiliyim. Sırasıyla 2009 yılında lisans, 2011 yılında yüksek lisans ve 2016 yılında doktora derecemi Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden aldım.

2016 yılında Royal Society tarafından Newton International Fellowship ile ödüllendirildim ve 2 yıl süre ile Cambridge Üniversitesi’nde araştırma faaliyetlerinde bulundum. 2018 yılının sonunda yurda döndüm ve 2019 yılından beri de Abdullah Gül Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde bulunmaktayım. Yaklaşık 2 aydır bölümümüzün başkan vekiliyim. Öncesinde de bölüm başkan yardımcılığı yapıyordum.

Şu an çalışma grubumuzda eş danışmanlığını yaptığım öğrencilerimle birlikte 7 doktora öğrencimiz ve 2 de doktora sonrası araştırmacımız var. Aslında oldukça uluslararası bir ortamımız var. Öğrencilerimden biri Pakistanlı, doktora sonrası araştırmacılarımızın ise biri İranlı ve diğeri Hindistanlı. Bu şekilde güzel bir ortamda araştırmalarımıza devam ediyoruz.


Bilim Akademisi 2023 yılı BAGEP Genç Bilim İnsanı Ödülü’ne layık görüldünüz, öncelikle tebrik ederiz. Bize Bilim Akademisi BAGEP Genç Bilim İnsanı Ödülü’nün içeriğinden bahseder misiniz?

Bilim Akademisi Ödülü, ülkemizde yerleşik olan başarılı genç bilim insanlarını teşvik etmek amacıyla verilen bir ödüldür. Bu ödül tıptan siyaset bilimine, mühendislikten temel bilimlere kadar birçok alanda ülke içerisinde her yıl 35-40 kadar 40 yaşından genç olan araştırmacıya veriliyor. Bu program dahilinde, araştırmacıların bugüne kadar yürütmüş oldukları araştırmaların kalitesi ve gelecekteki potansiyelleri göz önüne alınıyor. İstikrarlı bir şekilde başarılı olup, ülkemize katkısı olacağını düşündükleri araştırmacılara Bilim Akademisi tarafından teşvik niteliğinde bir ödül veriliyor. Bu ödül 2 yıllık bir finansal desteği de kapsıyor.

Bu ödül aslında ilk başlarda, genç araştırmacıların Türkiye’deki çalışmalarını teşvik etmek amacıyla veriliyordu. Fakat son yıllarda ise BAGEP ödülü biraz şekil değiştirdi. Türkiye’deki yerleşik ve potansiyellerini kanıtlamış araştırmacıların ödüllendirilmesi noktasına geldi. Yani, BAGEP programı bünyesinde artık kişinin Türkiye’de yeterince oturaklı ve sürekli üretime devam eden bir araştırmacı olduğunu kanıtlamasını bekliyorlar. Temelde değerlendirmeye doktora sürecinde yapılan çalışmalar dahil ediliyor. Ayrıca, araştırmacının Türkiye’de yerleştiği üniversite veya araştırma kurumunda belirli bir ritimde araştırma yapıp yapmadığı, fon çekip çekemediği ve yaptığı çalışmaların dünya ölçeğinde bir anlam ifade edip etmediği ödül için bir kriter olarak sayılıyor.


Sizi bu başarıya taşıyan çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Ben de bu ödülü Malzeme Mühendisliği alanında aldım. Aslında alanım Elektrik Elektronik Mühendisliği, fakat Malzeme Mühendisliği alanında bu ödülü aldım çünkü günümüz dünyasında tek bir branşta araştırma yapmak insanı çok sınırlayan bir şey. Benim şu anda yaptığım araştırmalar aslında Elektronik Mühendisliği’nin optik fotonik alanıyla ilintili, ama aynı zamanda Kimya, Fizik ve Malzeme Bilimi ile de bağlantılı. Temelde biz aslında şu an nanoparçacıkların kimyasal sentezini yapıp, onların yüzeylerinin fonksiyonelleştirilmesiyle bunlardan tasarlayabildiğimiz optik etkileri elde etmek istiyoruz. Mesela çok sık kullandığımız malzemelerden bir tanesi DNA molekülleri. DNA moleküllerini nanoparçacıklara takarak nanoparçacıkların istediğimiz yerlere, istediğimiz şekilde tutunmasını ve bu sayede o malzemenin optik tepkisinin kontrolünü hedefliyoruz. Bu anlamda yaptığımız iş tam anlamıyla interdisipliner bir iş. Bu çerçevede benim çalışmalarım Malzeme Bilimi kategorisinde değerlendirildi. Dediğim gibi günümüz dünyasında alanları net olarak ayırmak zaten mantıklı değil, bizim çalışmalarımız da bu yönde devam ediyor. Almış olduğum ödül özelinde, öğrencilerime özellikle teşekkür etmek istiyorum. Onların yoğun çabalarıyla aslında şu anda böyle bir ödülden bahsedebiliyoruz. Elbette geçmişten gelen çalışmaların katkısı oluyor fakat şu anda belirli bir ritim tutturabildiysek, belirli hayalleri kurabiliyorsak, grubumuzdaki arkadaşlarımız ve öğrencilerimiz sayesinde oluyor. O yüzden, ben bu ödüle sadece benim kişisel olarak aldığım bir ödül olarak değil, araştırma grubumuzun aldığı bir ödül olarak bakıyorum. Onlara ve işbirlikçilerimize de buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum.


Yaptığınız çalışmaların üniversitemiz ve ülkemiz için önemi nedir?

Yaptığımız çalışmaların aslında pek çok kolu var. Az önce bahsettiğim nanoparçacıkların kendinden dizilimi bir konumuz, onun dışında kaliteli ekran teknolojileri üzerinde çalışmalarımız var. Ayrıca AGÜ’den hocalarımızla birlikte yürüttüğümüz özellikle bitki tabanlı malzemelerle daha düşük çevresel etki uyandıracak çalışmalarımız var. Bu çalışmaların her birinin üniversitemize ve ülkemize farklı farklı katkıları var. Benim en temelde üzerinde çalışmak istediğim konu aslında optoelektronik aygıt dediğimiz, mikro ölçekli ya da nano ölçekli aygıtların fabrikasyonları ile ilgili. Bu optik aygıtların fabrikasyonları çok pahalı ekipmanlar gerektiriyor ve aynı zamanda çevreye hiç duyarlı değiller. Bu süreçte oldukça zararlı kimyasallar kullanılabiliyor, çok fazla enerji tüketiliyor ve çok büyük ekipmanlar kullanılıyor. Özetle, bunların üretiminden kullanımına kadar pek çok zararı söz konusu. Biz de bunları elimine edebilecek ve nanoparçacıkların kendi kendine yüzeylere yerleşip en azında talep edilen performansa yaklaşabilecek aygıtları tasarlamayı hedefliyoruz. Yani aslında, optoelektronik teknolojilerinin çevreye olan zararını indirgeyecek fabrikasyon tekniği geliştirmek istiyoruz. Bunu yaparken de kullandığımız farklı farklı teknikler var. Özellikle bu DNA tabanlı teknikleri Türkiye’de kullanan araştırmacı sayısı çok az. Kullananların önemli bir bölümü de biyolojik araştırmalar için kullanıyorlar. Ancak dünyada oldukça büyük gruplar ciddi manada bu alanda efor sarf ediyorlar. Şu anda grubumuz aslında optik ve optoelektronik alanında bu teknolojilerin kullanımı hususunda ülkemizi temsil ediyor desek doğru bir tanım yapmış oluruz. Burada aslında beni çok mutlu eden bir nokta var. Türkiye’de bu alan daha öncesinde çalışılmıyordu, ancak bizim bu çalışmalarımız neticesinde şu anda öğrencilerimiz yoğun şekilde çalışıyor. Bundan 10-15 sene sonrasında, öğrencilerimiz sayesinde, Türkiye bu alanda sesini duyurabilecek bir pozisyonda olacak. Genel olarak, bu alan Türkiye için çok boş bir alandı, biz bu açığı kapatıyoruz.


Aslında bunlar işin bilimsel tarafı, ayrıca daha uygulamaya yakın tarafları da söz konusu. Mesela, ASELSAN’la yürüttüğümüz bir proje kapsamında kuantum nokta tabanlı LED’ler üretimi üzerinde çalışıyoruz. Bunlarla da bir ekran tasarlamak istiyoruz. Halihazırda bunun üzerinde de yoğun şekilde çalışıyoruz.


Özellikle son dönemde, Mühendislik Bilimi Bölümü’nden Zeliha Hoca ile yürüttüğümüz bitki özütleri üzerinden geliştirebildiğimiz bir LED teknolojisine yoğunlaşıyoruz. O konuda ise, klasik LED’lerde kullanılan malzemeler oldukça zararlı. Daha zararsız ve çevreye duyarlı malzemelerle, kaliteli ışık elde edebilir miyiz şeklinde çalışmalarımız var. Bu çalışmaları da başarıya ulaştırabilirsek özellikle aydınlatma teknolojisinde kullanılan malzemelerin zararlarından dünyayı bir nebze kurtarmış olacağız diye umuyoruz. Ayrıca, üretim normalde bu teknolojilerde oldukça pahalı olabiliyor. Bitki özütleriyle bu sürecin de çok daha ucuzlamasına hizmet etmiş olacağız. Bu anlamda da yoğun araştırma faaliyetlerimiz devam ediyor. Yakın zamanda bitki özütleriyle elde ettiğimiz bir LED gösterimi yaptık. Yine şimdi bitki tabanlı fotodetektör gösterimi yaptığımız bir makale üzerinde çalışıyoruz. Bu konuda da çalışmalarımız son hız devam ediyor. 


Gelecek planlarınız nedir?

Benim AGÜ’de araştırma grubumu oluştururken kafamdaki plan fabrikasyon teknolojilerine yenilikçi bir bakış açısı sunabilmekti. Şu an o noktada aslında halen bebek adımları atıyoruz ve daha da ilerlememiz gerekiyor. Sağ olsunlar, doktora öğrencilerim o yönde oldukça yoğun çalışıyorlar. Orada gidecek çok yolumuz var. Tahmin ediyorum önümüzdeki 5 ila 8 yılımızı bu alana yoğunlaşarak harcayacağız. Benim hayalim, var olan fabrikasyon teknolojileri yerine bizim bottom-up dediğimiz aşağıdan yukarıya üretim teknolojilerinin çözelti tabanlı malzemeler kullanılarak programlanabilir kendinden dizilim ile üretilebilmesi. Bunun piyasada çok fazla değişikliğe sebep olabileceğini düşünüyoruz. Elbette bu gerçekleşmeyebilir, fakat bu hedef doğrultusunda yürüteceğimiz çalışmalarla çok şey öğreneceğimizi düşünüyorum. Belki hiç aklımıza gelmeyen başka uygulamalar olacak. Aslında bu yenilikçi bakış açılarıyla ufak ufak başka şeyler de oluşmaya başladı. Hayalim bu yönde çalışmalara devam etmek. Bakalım gelecek ne gösterecek. Çünkü araştırma dediğiniz şey sonucunda bir sonuç çıkıyor ve aslında beklediğinizden çok daha farklı bir yerde buluyorsunuz kendinizi. Bizim işin güzel tarafı da aslında bu şekilde sürprizlere açık olması.


Okurlarımıza ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Öncelikle hayal kurmaktan korkmasınlar ve çok okusunlar. Hiç kendilerine faydasının olmayacağını düşündükleri şeylerin bile bir gün karşılarına çıkıp inanılmaz faydası dokunabileceğini bilmeliler.

Sadece bir konu özelinde yoğunlaşıp kendilerini dünyadaki diğer gelişmelerden soyutlamasınlar. Gerçekten çok okumanın çok takip etmenin çok faydası var. İnsanı çok geliştiren bir şey. En önemli tavsiyem bu. Ve kendilerini çalışmaktan zevk alabilecek noktaya getirmelerini şiddetle tavsiye ediyorum.


Talha Hocam, tekrar tebrik eder, başarılarınızın devamını dileriz. Çok teşekkürler.