AGUNews

Mayıs 2022, Sayı 68

Yumuşak Güç ve Yunus Emre Doktrini

Rıdvan Doğan Mayıs 2022, Sayı 68 2242
Yumuşak Güç ve Yunus Emre Doktrini

Uluslararası ilişkilerde icra edilecek politikalar için sahip olunması gerekenler kısaca güç olarak adlandırılabilirler ve politika da zaten devletlerin güçlerini kullanma sanatıdır.

Uluslararası ilişkiler ve güç terimleri yan yana getirildiğinde muhtemelen akla ilk olarak askeri ve ekonomik güç kavramları gelecektir. Ancak, bu oldukça geleneksel bir yaklaşımdır. Çünkü 21. yüzyıl dünyasında güç tanımı askeri güç üzerindeki vurgusunu kaybetmekte, bunun yerine teknoloji, kültür, eğitim, diplomasi vb. alanlarda kendisini göstermeye başlamaktadır. Gücün zorlama yöntemlerden ziyade, tam zıttı bir şekle bürünmesi, Joseph S. Nye tarafından yumuşak güç kavramıyla adlandırılmıştır. Toparlarsak yumuşak güç, askeri ve ekonomik araçlar vasıtası ile tehdit ve zorlama yoluyla yapılan etki oluşturma faaliyetlerinin tersine; ikna, olumlu diyalog, kültür aşılama, cezbetme, gönül kazanma, hoşgörü, sempati ve güven gibi olumlu kavramlar ile yapılan etki oluşturma faaliyetlerini kapsar.

Yumuşak güç aparatlarına örnek vermek gerekirse Erasmus programları ve Japon animeleri en uygun örneklerden ikisi olacaktır. Avrupa Birliği’nin Erasmus öğrenci ve gençlik değişim programları ile Balkanlar, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve diğer AB dışı ülkelerden oluşmak üzere 25’ten fazla ülkenin gençlerine AB ülkelerinde eğitim görme imkânı tanıması, AB’ye bu coğrafyalarda genç neslin gönlünü kazanması ile eğitim sektörü üzerinden bir yumuşak güç inşa etme imkânı sağlamaktadır. Bir diğer örnek olarak Japonya, tüm dünyaya ihraç ettiği Japon animeleri (bir tür çizgi film) vasıtası ile başka milletlere kendi kültürünü tanıtarak ve onların sempatisini kazanarak yumuşak güç inşa etmektedir. Yani esasında yumuşak gücün meselesi insan iledir. Türkiye de daha çok Afrika, İslam coğrafyası ve Türk Devletleri olmak üzere neredeyse tüm dünyada özellikle insani yardımlar çerçevesinde olmak üzere eğitim, sağlık, teknoloji gibi sektörler üzerinden yumuşak güç inşa etmektedir.

Yunus Emre Enstitüsü

Tüm dünyada büyük devletler yumuşak güç inşa etmek üzere muhtelif organizasyonlar ve bürokrasiler kurmuşlardır. Örneğin Çin Halk Cumhuriyeti’nin Konfüçyüs Enstitüsü veya Birleşik Krallık’ın British Council’i bunların başta gelenlerindendir. Bu manada Türkiye tarafından TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı gibi kuruluşlar kurulmuştur. Bunlar arasında Yunus Emre Enstitüsü ve doktrini, yumuşak güç kavramı ile olan uyumu sebebiyle adeta bir emsal oluşturmaktadır.

Yunus Emre Enstitüsü, aynı ismi taşıdığı vakfa bağlı olarak faaliyet gösteren ve yurt dışında kurduğu merkezlerde Türk dilini ve kültürünü yaymayı amaçlayan bir kuruluştur. Bu enstitünün ismi ve faaliyet felsefesinin kaynağı büyük Türk mutasavvıf Yunus Emre’dir. Yunus Emre’nin felsefesinde odakta hep insan vardır, onun özü sözü insandır. Yunus, insanlar arasında renk, din, dil veya cinsiyet ayrımı yapmaz. Tüm insanlara karşı onları Allah’tan yansımalar olarak görmesi münasebeti ile sevgi ve hürmet besler. Yunus’un bu yaklaşımını onun şu dizeleri çok isabetlice yansıtmaktadır:

Ben gelmedim davi için

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmağa geldim.

Gelin tanış olalım işi kolay kılalım

Sevelim sevilelim

Bu dünya kimseye kalmaz

Yunus Emre’nin hayata bakışı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yumuşak güç inşası için hem tarihsel bağlamda hem de yumuşak gücün doğası gereği fevkalade uygun bir doktrinin çerçevesini çizmektedir. Tarih boyunca Türk devletleri Balkanlardan Güney Asya’ya kadar yeryüzünde geniş topraklara hükmetmişlerdir. Ancak hükmederken insana verdiği değerden asla vazgeçmemişlerdir. Öyle ki Türkiye Cumhuriyeti’nin selefi Osmanlı Devleti’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” yaklaşımı da bunun tezahürlerinden birisidir. Bu gün Balkanlardan Afrika Boynuzuna, Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar faaliyet gösteren Türkiye, Yunus Emre doktrini ile insanlığa insanlık katarken yumuşak gücü ile dünyada kendisine daha saygın, sağlam ve güçlü bir pozisyon kazanmaktadır.