AGUNews

Mart 2022, Sayı 66

Doç. Dr. Eyüp Doğan ile Röportaj

Özgür Balkılıç Mart 2022, Sayı 66 1394
Doç. Dr. Eyüp Doğan ile Röportaj

Eyüp Hocam, ilk olarak kazandığınız bu başarının öneminden, bu listeyi hangi kuruluşların yaptığından bahseden misiniz? Bu bahsettiğiniz ödülün sizin akademik kariyerinize nasıl bir etkisi oldu?

Özgür hocam öncelikle size ve ekibinize bu röportaj daveti için teşekkür ederim.

 

Bildiğiniz gibi, akademik başarıyı ölçmek ve sıralamak amacıyla kullanılan objektif kriter sayısı oldukça az. ‘Atıf’ bunlardan bir tanesi. Bahsetmiş olduğunuz liste, dünyanın en çok atıf yapılarak %1’lik dilimine girebilen araştırmacıların yer aldığı “Dünyanın En çok Atıf Yapılan Araştırmacıları 2021” listesidir. Her sene ABD merkezli oldukça saygın Clarivate tarafından hazırlanıyor. Bu liste hazırlanırken Web of Science’ın verilerini temel almaktadır. Türkiye’den bu listeye sadece 4 akademisyenin girebilmesi aslında bu başarının önemini daha da ortaya koymaktadır. Bu başarı, akademik camiada tanınırlığımı ve bilinirliğimi artırarak kariyerime kesinlikle pozitif etkisi oldu.

 

 

Eyüp Hocam, biraz da sizin çalışmalarınızdan bahsedelim istiyoruz. İnsanın üretim ve tüketimi gibi neredeyse sonsuz bir çeşitlilik gösteren faaliyetleri inceleyen bir bilim dalında hangi alanlarda çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz? Bu alanların günümüz dünyası için ve sürdürülebilir bir gelecek için önemi neler? 

Ekonomi bilimi aslında hayatımızın her noktasında, her anında, her karar aşamasında karşımıza çıkmaktadır. Neoklasik iktisadın kurucusu Alfred Marshall, sonsuz olan insan ihtiyaçlarını var olan kıt kaynaklarla karşılamasına ilişkin konuları kapsar şeklinde tanımlamaktadır. Gerçektende, insan ihtiyaçları sonsuz ama kaynaklar kısıtlı. Mesela, ülkeler, ekonomik büyümeyi aynı zamanda refah seviyesini artırmak için birçok girdinin yanında kısıtlı olan fosil yakıtlara bağlılar. Ama bunun neticesinde küresel iklim değişiyor ve bu değişim kesinlikle insan kaynaklı. Başka bir ifadeyle, ekonomilerimizin fosil yakıtlara, arazi kullanım uygulamalarına ve küresel olarak ormanların azalmasına olan bağımlılığı, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarını arttırmakta ve bu da küresel iklimi değiştirmektedir. Bende bu bağlamda, çevre-enerji-ekonomi bağını daha iyi anlayabilme amacıyla; çalışmalarımı sürdürebilirlik, çevre ekonomisi ve enerji ekonomisi ekseninde yürütüyorum. Yaptığım çalışmalar neticesinde, yenilenebilir enerjiye geçisin hem ekonomik büyümeye hem de çevreye olumlu etkileri olduğunu söyleyebilirim.

 

Biliyorsunuz, üniversite olarak BM'nin sürdürülebilirlik ilkesine çok önem veriyorsunuz. Sizce sürdürülebilir bir ekonomi nasıl inşa edilebilir?

Ekonomi bilimi kesinlikle sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir bir dünya için çok önem arz etmektedir. Araştırmalar, tüketim ve üretim sistemlerimizin sürdürülebilir olmadığını göstermektedir. Hammaddeleri kullanılan, tüketilen ve daha sonra atılan ürünlere dönüştüren doğrusal ekonomik model, şüphesiz yüksek miktarlarda kirlilik ve atık oluşturmaktadır. Mevcut eğilimlerin devam etmesi durumunda, maalesef, gelecek nesiller aşırı sıcaklık ve hava olayları, daha az türler, artan kaynak kıtlığı ve daha fazla kirlilik ile karşı karşıya kalacaktır. Bu noktada, bu öngörüleri kabul etmek zor olabilir. Benzer şekilde, tüketici alışkanlıkları ve tercihlerini değiştirmek zor olabilir. Ancak, sürdürülebilir bir gelecek için çevreye zararlı üretim modellerin terk edilmesi ve kirliliğe neden olan teknolojilerin aşamalı olarak sonlandırılması gerekmektedir.

Bu bağlamda, sıfır karbon ve döngüsel ekonomiye doğru eğilim ve değişim, doğal sermayemize olan talepleri azaltabilir ve küresel sıcaklıklardaki artışı sınırlayabilir. Artık toplumsal ve bireysel olarak sorumluluk almamız ve bu değişimi hızlandırmamız gerekiyor.

 

Eyüp hocam, genel olarak AGÜ, özel olaraksa okulumuzun ekonomi bölümü öğrencileri için tavsiyeleriniz var mı?

Ben öğrencilerimize multidisiplener ve interdisipliner kavramlarını daha çok benimsemelerini ve bu yaklaşımda çalışmalarını sürdürmelerini tavsiye edebilirim çünkü zaman sadece kendi alanlarının bilgilerini uygulayabildikleri değil, farklı disiplinlerden bilgi ve yöntemlerin bir araya getirildiği, bireysellikten ziyade topluluk olmanın önemsendiği ve elde edilen sonuç kadar sürecin ve bileşenlerin önem kazandığı bir zaman. Örneğin ben bu bağlamda çalışmalarımı çevre ve enerji ekonomisi alanlarına yoğunlaştırıp, sürdürebilirlik kavramını multidisipliner ve interdisipliner anlayışla incelemeye çalışıyorum. Belki de elde ettiğim başarının arkasında bu yaklaşım ve anlayış yatıyordur.