AGUNews

Mart - Nisan 2023, Sayı 75

Film İncelemesi - Cadı Kazanı

Esra Çelik Mart - Nisan 2023, Sayı 75 7512
Film İncelemesi - Cadı Kazanı

 

Bu ayki film önerimizde bağnaz insanların dini inançları kullanarak toplumsal düzeni ve hukuku nasıl ele geçirdiğini göreceğiz. Bu film Arthur Miller'ın 1952'de yazdığı bir oyundur. Bu oyunun konusu ise 17. yüzyılda ABD'nin Salem kasabasında cadılıkla suçlanan bir grup insanın cadı mahkemelerinde yargılanıp idam edilmesidir. John Proctor, eşi Elizabeth ile birlikte Hristiyanlığa bağlı ve kapalı bir toplumda yaşayan özgür düşünceli bir çiftçidir. Proctor papazın vaazlarını dinlemek için kiliseye gitmemesine dindar halk tarafından  olumlu gözle bakılmamaktadır. Evlerinde çalışan hizmetçi Abigail Williams, John’u karısı Elizabeth’in uzun hastalığı sırasında Proctorla birlikte olurlar. Daha sonra Elizabeth iyileştiğinde ise durumu anlayarak Abigail’i evden uzaklaştırmıştır. Proctor, Abigail ile olan bağlarını koparmıştır ancak karısına karşı vicdan rahatsızlığı duymaktadır.

 

Papaz Parris’in 9 yaşındaki kızı Betty Parris ve onlara bakıcılık yapan zenci köle Tituba ile birlikte ormanda çocuksu oyunları arasında ruh çağırmakta, büyülü iksirden içip çıplak dans etmektedir. Genç kızlar, kendi aralarında gizli “cadıcılık oyunu” nu oynarken Papaz Parris’in baskınına uğrarlar ve Betty düşüp kalır. Cadılık söylentileri üzerine halkın Parris’in evinin önünde toplanması karşısında Papaz Parris kızını iyileştirmesi için şeytan kovma uzmanı Papaz Hale’i haber çağırır. Böylece Hale “cadı avı”na başlar. Genç kızlar suçlamalardan kurtulabilmek için cadılık suçlamalarını başkalarının üzerine atmaya çalışırlar. Kızların suçlamaları yüzünden çok sayıda kişi tutuklanır. Çiftçi Protoctor’a saplantılı bir ilgi duyan Abigail, Proctor’un karısı Elisabeth’in adını verir.

 

Proctor, cadı mahkemesi karşısında Abigail ile olan evlilik dışı ilişkisini açığa dökerek karısını kurtarmak ister. Ancak başka bir yerde sorguya çekilen Elizabeth, kocasını kurtarmak için, kocasının böyle bir ilişkisini bilmediğini söyleyince Proctor’un savı kanıtsız kalır.

 

Elizabeth serbest bırakılırken, Proctor cadılık suçuyla hapse girer. Bu arada Abigail, kilisenin paralarıyla uzaklara kaçmıştır. Gittikçe huzursuzlaşan halkı yatıştırmak amacıyla mahkeme, bir kişiyi ölüme mahkûm etmeye ve suçunu itiraf etmesi koşuluyla salıvermeye karar verir. Bu kişi Proctor’dur; başka cadı adlarını da vermesi koşuluyla serbest bırakılacak ve itirafnamesi de kilisenin kapısına asılacaktır. Ancak kendi adını ve saygınlığını sonuna kadar korumaya çalışan Proctor, yalancı tanıklıkta bulunmayı reddeder ve diğer masum insanlarla birlikte idama gider.