Herkesin unutmak istediği anılar kadar, tekrar tekrar yaşamak istediği ve asla unutmak istemediği anıları da vardır. Bazı anılar vardır, üzerinden yıllar geçse bile ilk günkü kadar parlaktır; bazıları ise hatırlamak istemesek bile içimizde bir yerlerde yaşamaya devam eder. Yaşamak, çoğu zaman zihnimizde taşıdığımız bu iki uç arasında gidip gelmektir.
Bazen bir koku, bir ses ya da bir sahne, göz açıp kapayıncaya kadar bizi geçmişe, o anıya geri götürür; hafızamız, zamanın akışını adeta durdurur. Bilim insanları her ne kadar hafızadaki istenmeyen anıları tamamen silmenin –en azından şimdilik– mümkün olmadığını söyleseler de hatırlamak istediğimiz güzel anıları daha kalıcı hâle getirmenin yolları olduğunu söylüyorlar.
Bunu dile getirdiğimde, eminim pek çok kişinin zihninde Harry Potter’daki o çarpıcı sahne canlanır: Albus Dumbledore’un, asasıyla zihninden bir anıyı çekip Düşünseli’ne bırakması… Ve sonra başını o gümüşi sıvıya daldırarak o anıya yeniden, ilk günkü netliğiyle geri dönmesi… Bir anıyı böylesine berrak, böylesine canlı bir hâlde yeniden yaşamak… Hangimiz istemezdik?
Gerçek dünyada Düşünselimiz yok belki; bir asayla zihnimizin içinden anılar çekip çıkaramıyoruz. Ama bilim, bize başka kapılar aralıyor. Güzel anıları güçlendirmek, kalıcı hâle getirmek mümkün. Bir deneyim yaşandığında beynin nöronları arasında elektriksel sinyaller iletilir ve bu süreç yeni anıların oluşmasını sağlar.
Araştırmacılar bu sürecin hem öğrenme hem de hatırlama aşamalarında nasıl işlediğini daha iyi öğrenmek için, beyinlerinde elektrot bulunan bir grup epilepsi hastaları üzerinde deney yapıyorlar. Bu hastalara, Barack Obama, Paris’teki Eyfel kulesi gibi tanıdık fotoğraflar gösteriyorlar ve hastalar fotoğrafları hatırlamak için düşündüğünde hipokampusta “keskin dalga” adı verilen güçlü elektriksel aktiviteler ortaya çıkıyor.
Burada ilginç olan kısım ise aynı tür keskin dalgalar anı ortaya çıkmadan bir iki saniye öncesinde de beliriyor. Yani beyin, geçmiş bir anıyı geri çağırmadan hemen önce adeta o anıyı “yeniden yüklemeye” başlıyor. Bu sonuç hafızanın nasıl güçlendiğini anlamak açısından çok değerli.
Kısaca, aynı deneyime ne kadar sık maruz kalınırsa keskin dalgalar sık sık tekrarlanıyor ve böylece sinir bağlantıları o kadar güçlenip anılar daha kalıcı hâle geliyor. Ancak zamanla bu anılar tekrar edilmez veya hatırlanmazsa, bu sinir bağlantıları zayıflayabiliyor.
Bilim insanlarının yaptığı başka bir çalışma sık sık tekrarlanan şeylerin hafızada daha kalıcı olduğunu kanıtlıyor. Bu çalışmada araştırmacılar, insan embriyonik böbrek hücrelerine nöronların hafıza oluşumunda kritik rol oynayan bir gen yerleştiriyorlar. Bu gene, CREB adlı protein bağlandığında luciferase (ateşböceği proteini) aktifleşiyor ve hücre ışık saçmaya başlıyor. Böylece gen ne kadar çok aktive olursa, hücre o kadar parlak yanıyor.
Araştırmacılar hücrelere farklı aralıklarla sinyal gönderiyorlar. Hücre tek, uzun bir sinyal aldığında sadece hafif bir ışık oluşuyor. Fakat sinyaller kısa aralıklarla tekrar tekrar verildiğinde ise ışık çok daha güçlü parlıyor. Yani hücre, aralıklı tekrarlanan sinyalleri çok daha iyi hatırlıyor. Bu sonuç aralıklı tekrarların beynimizde daha kalıcı yer edindiğini kanıtlar nitelikte.
Peki bilim insanları Albus Dumbledore’un Düşünseli’nde olduğu gibi, anıları ilk günkü tazeliğiyle yeniden canlandırmayı nasıl mümkün hale getirmeyi planlıyor? Elbette bu hala fantastik bir fikir ve gerçekleşmesi çok mümkün gözükmese de bilim insanları hafızayı yüzde 35 ila 40 oranında güçlendirebilecek bir yöntem geliştirmeyi başardılar.
Araştırmada beyin implant bulunan dokuz epilepsi hastasının elektriksel bağlantıları incelendi. Katılımcılara belirli fotoğraflar gösterilerek hafıza testleri uygulandı ve nöronların ürettiği elektriksel desenler kaydedildi. Sonrasında, aynı hafıza testini yapan gönüllülerin hipokampüsüne (beynin hafızayla ilişkili bölgesi) bu desenleri taklit eden küçük elektrik darbeler uygulandı.
Sonuç çığır açıcı oldu; bu gösterilen desenleri taklit eden elektrik uyarıları, insanların yeni anıları çok daha kalıcı şekilde oluşturmasını sağladı. Yani beyin, doğru biçimde yönlendirilen elektriksel sinyaller sayesinde, bir anıyı oluşturmaya daha hazır hâle geliyor; tıpkı Dumbledore’un Düşünseli‘ne dalmadan önce anıyı yüzeye çıkarması gibi.
Sonuç olarak bu çalışma kişiye ve duruma özel uyarımlarla hafızanın güçlendirilebileceğini göstererek, uzayan yaşam süresinin getirdiği büyük problemlerden olan Alzheimer veya Demans gibi hastalıkların tedavisinde yeni bir ufuk açacaktır.