Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk, yaşamı boyunca sayısız başarıya imza atmıştır. Yaptığı yenilikler ve inkılaplarla küllerinden yeniden doğan bir ülkeyi laik bir cumhuriyet haline getirmiştir. Ömrünün büyük bir kısmını cephede geçiren Atatürk, ne pahasına olursa olsun bu ülke için savaşmayı göze almış cesur bir liderdir.
Mustafa Kemal Atatürk öyle bir liderdir ki, birlikte savaştığı ve ona karşı savaşan kişiler bile ona büyük bir saygı duymuş ve vefatının ardından derin bir hüzün yaşamışlardır. İngiltere Başbakanı Winston Churchill, 1938 yılında şöyle demiştir: "Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk ulusunu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü yalnızca yurdu için değil, Avrupa için de büyük bir kayıptır. Her sınıftan halkın onun ardından döktüğü içten gözyaşları, bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka bir şey değildir."
10 Kasım, yalnızca bir yas günü değil; Atatürk’ün gençlere emanet ettiği bu vatanı, onun fikirlerini, ilkelerini ve inkılaplarını anlamanın ve aktarmanın günüdür. Onun bizlere bıraktığı bağımsızlık, özgürlük, laiklik ve çağdaşlık yolunda ilerlemek, bu emaneti yaşatmak demektir. Atatürk'ü anlamak, ilkeleriyle geleceğe ışık tutmak için atılan büyük bir adımdır.
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." diyen Atamızın aramızdan ayrılışının 86. yılında, fikirleriyle hâlâ bize rehberlik etmeye devam etmektedir. Kofi Annan’ın da dediği gibi, “Gerçek liderlik, geleceğe bir vizyon bırakmaktır.” Atatürk, yalnızca yaşadığı döneme değil, geleceğe ışık tutan ileri görüşlü bir liderdir. ‘’En değerli hazinem’’ dediği mirasına sahip çıkmayı bir vazife olarak biliyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyoruz.