Sayın AGÜ Ailesi,
Ezel Akay’ın 2006 yılında çektiği Karagöz ve Hacivat Neden Öldürüldü adlı filmi izlediniz mi? Bana göre Türk sinema tarihinin en başarılı ve yaratıcı filmlerinden birisi olan bu yapımda Türk tiyatrosu geleneğinin söz konusu iki ana figürü tarihsel bağlamına ustaca yerleştirilmişti. Aslında film bize yaşayıp yaşamadıklarını bile bilmediğimiz, bilemeyeceğimiz Karagöz ve Hacivat’ın çerçevesinde bir imparatorluk kurma yolunda ilerleyen Osmanlı İmparatorluğu’nun öyküsünü anlatıyordu. Göçebe bir toplum ve federatif bir siyasi yapıdan yerleşik bir topluma ve merkezi bir yapıya geçişini öyküsü ve bu geçiş esnasında yaşanan devasa dönüşümlerin ipuçlarını…Tarihçiler elbette ikinci el kaynaklardan da bol bol yararlanırlar çalışmalarında ve bu sanat eseri kanımca dönemi anlamak ve anlatmak isteyen tarihçilerin en fazla yararlanacağı kaynaklardan birisidir.
Peki kimdir Karagöz ve Hacivat? Ya da bu geleneğin bazı özellikleri nelerdir? Benzerlerini başka ülkelerde de görebileceğimiz gölge ya da usta folklorcülerimizden Pertev Naili Boratav’ın deyişiyle hayal oyunu örneklerinden birisi olan Karagöz ve Hacivat’ın yaşayıp yaşamadığının meçhul olduğunu yukarıda vurgulamıştım. Bu durumda bu geleneğin kökeni içinde yaşadıkları toplumun ihtiyaçlarını, sevinçlerini, kederlerini sanata çeviren halk sanatçılarından kaynaklanıyor diyebiliriz. Dolayısıyla da söz konusu geleneği yaratan birçok sanatçı gibi, Karagöz’ü yaratan halk sanatçıları da meçhul kalmışlardır. Dahası bu gelenek tarihsel değişim içerisinde değişerek ortaya çıkmış ve bu değişimler sonucunda köken sorununu bir kat daha zorlaştırmıştır.
Karagöz’ün en önemli özelliklerinden birisi hayali olmasıdır, bir başka deyişle bize hayali bir mekân yaratmasıdır. Bu hayali dünyada, oyunlar, Karagöz ve Hacivat dışında Osmanlı toplumunun çok katmanlı yapısını temsil eden daha birçok karakter diyalog içerisinde bildiğimiz dünyanın alt üst edildiği bir halk eğlencesi meydana getirirler. Karagöz oyunları konularını sıradan halkın yaşantısından alır ve bu yaşantının içerisindeki bazı tuhaf anları tekrar canlandırır. Bu anlamda da söz konusu oyunlar halkın malıdır. Yani Karagöz oyunları semboliktir ve sembol ettiği dünya oyunların geçtiği döneme göre eşkıyasından devlet adamına, okumuş yazmış aydınından köylüsüne kadar toplumun birçok üyesini temsil eder. Asıl olarak halk eğlencelerinin bir parçası olarak sergilenen bu oyunlar halktan gelen istekler doğrultusunda canlı performanslar sırasında doğaçlanır. Örneğin eski oyunlarda Tuzsuz Deli Bekir’in yerini II. Abdülhamit döneminde Çakırcalı Efe alır. Kısacası, Karagöz, Türk tuluat tiyatrosunun da bir parçasıdır.
Eh o zaman, biz de AGÜ haber Bülteni okuyucularımıza, “Hay, Hak!” diyerek iyi bir ay diyelim.