AGUNews

Aralık 2023, Sayı 81

Dr. Öğr. Üyesi Burcu Bakır Güngör ile Röportaj

Büşra Nur Kaman Bünyamin Polat Aralık 2023, Sayı 81 4284
Dr. Öğr. Üyesi Burcu Bakır Güngör ile Röportaj

Okul Haber Bültenimiz AGUNEWS’e hoşgeldiniz, öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?

Merhaba ben Burcu Bakır-Güngör. Eylül 2013’ten itibaren Abdullah Gül Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev almaktayım.  Eğitim hayatımdan bahsetmem gerekirse, Lisans derecemi Sabancı Üniversitesi’nden aldım. Yüksek lisans derecemi Biyoinformatik alanında Georgia Institute of Technology, Atlanta, GA, USA’de tamamladım. Doktorama Georgia Institute of Technology, Biyoinformatik Bölümü’nde başladım, tezimi Sabancı Üniversitesi’nde tamamladım. 2007-2009 yılları arasında Bioinformatics Research Center,  Medical College of Wisconsin, Milwaukee, WI, USA'de Biyoinformatik uzmanı olarak çalıştım. Daha sonrasında artık Türkiye’ye dönmem gerektiğini düşündüm ve 2009 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nde çalışmaya başladım. 2012-2013 yılları arasında İleri Genom ve Biyoenformatik Araştırmalar Merkezi, UEKAE, BİLGEM, TÜBİTAK'ta çalıştım. Bilimsel çalışmalarım dışında ailemle bolca vakit geçiriyorum. Üç oğlum var. Okul dışındaki hayatım onlarla geçiyor. Doğada zaman geçirmeyi seviyorum. Bunaldığım zamanlarda kendimi dışarıda yürüyüşe atıyorum.

Okulda öğrencilerle olmak bana keyif veriyor. Okulda öğrencileri görmek, gençleri görmek bana umut oluyor diyebilirim.

 

Kasım sayısında almış olduğunuz ödüle yer vermiştik, ödülün sizin açınızdan önemini bizlerle paylaşır mısınız?

Ödül, L'ORÉAL-UNESCO Genç Bilim Kadınlarına Destek Programı kapsamında, Genç Bilim Kadını Ödülü olarak geçiyor.  L'ORÉAL-UNESCO’nun farklı ödülleri var, benim aldığım ödül ülke çapında olan ödül. Buradan seçilen genç bilim kadınlarından bir tanesi sonrasında uluslararası bir ödüle aday gösteriliyor. Ödül 40 yaş altı genç kadın araştırmacılara veriliyor. 2 farklı kategori var, benim aldığım ödül yaşam bilimleri kategorisinde. Türkiye’de sadece iki kişiye verildi. Bu ödülü alan iki kişiden birisi olmak çok gurur verici. Saygın bir ödül ve bunu alırsam bir daha da bir şey istemem dediğim bir ödüldü. Tabi ki öyle olmuyor, insan sonra bu da olsun, şu da olsun diyor. Güzel, saygın bir ödül, insanı mutlu eden bir ödül.

 

Hayattaki kırılma noktalarınız nelerdir peki? Bu soruya yer vermemizin sebebi ilham verici bir konumda olmanız özellikle biz öğrencilerimiz için. Yaşamış olduğunuz zorluklarla baş etme yönteminiz biz gençlere ilham olacaktır.

Hep akademisyen olmayı düşünen bir insandım. İlkokuldan beri hep böyle daha matematiksel çalışan bir kafam vardı. TÜBİTAK matematik olimpiyatlarına katıldım, üniversiteye giriş sınavında ilk bindeydim. Ama üniversiteye başlayınca gördüm ki herkes benim gibi, herkes çok başarılı. Bir sürü insan lisede, üniversitede çok başarılı, zeki oluyor ama sonra daha güçlü rakiplerle karşılaştıkça yarış zorlaşıyor, insan demotive olabiliyor. Aslında siz çok iyi olsanız da en iyiler arasında olunca kendinizi yetersiz, başarısız gibi hissedebiliyorsunuz. Ben de üniversitenin ilk yılında böyle hissetmiştim. Bu ilk kırılma noktamda Sabancı Üniversitesi’ndeki danışmanım Prof. Uğur Sezerman beni çok motive etmişti. Rakiplerime göre fark yaratabileceğim ve severek çalışabileceğim bir alanı tanımamı sağladı; şu anda çalıştığım biyoinformatik alanı 2000 yılında Türkiye’de hiç örneği yokken Uğur Hoca bizlere tanıttı. Bu alan en genel haliyle, bilgisayar mühendisliğindeki yapay zeka, makine öğrenmesi gibi yöntemlerin, farklı algoritmaların genetik, moleküler biyoloji, tıp problemlerine uygulanmasını içeriyor. Interdisipliner bir alan. Bu alanda çalışan bilim insanları olarak, hastalıkların moleküler temellerinin anlaşılmasına, kişiye özgü tıp alanına, kişiye özgü tedavi yöntemleri geliştirilmesine işlemsel olarak, bilgisayar mühendisliği bakış açısını da entegre ederek katkıda bulunuyoruz. Kanser ve karmaşık hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılabilecek, hastalık oluşum ve gelişiminde rol alan moleküler mekanizmaları anlamaya yönelik araçlar geliştiriyoruz. Bu alan benim için şu açıdan çok iyi, ben hep tıp problemlerini merak ediyordum, aynı zamanda matematiği çok seviyordum. Biyoenformatik diye disiplinlerarası bir alanın var olduğunu ben de birinci sınıfta danışmanımdan öğrendim. Demek istediğim üniversite öğrencileri için mentör desteği çok kıymetli. Üniversitedeki hocalarım yurt dışı eğitim almış ve hala yurt dışı ile ortak projeler yürüten insanlardı. AGÜ’de de bu böyle. Bu açıdan öğrencilerimiz çok şanslı. O zaman diyebiliyorsun ki bu insanlar gidebildiğine göre ben de gidebilirim, bana nasıl gidebileceğim hakkında fikir verebilirler. Bu şekilde hocalarınız size örnek oluşturuyorlar, rol model olabiliyorlar. Tüm dünyaya açılabilme açısından ilk kırılma noktam buydu. Danışmanım lisansüstü eğitimim için gidebileceğim bazı yerler önerdi, ama aynı zamanda kendi istediğim mutlu olacağım yeri bulmam için de motive etti. Gitmek istediğim yeri bulduğumda da hocam benim için destek mektubu yazdı ve başvurum olumlu sonuçlandı.  Bu da bana kendime güvenme, inanma, dünyaya açılma konusunda kırılma noktası oldu. Diğer bir kırılma noktam, ikinci çocuğum doğduğunda onunla daha fazla ilgilenmem gereken tıbbi bir durumu vardı. Diğer çocuklardan biraz farklıydı ama nedeni belirsizdi. Uzunca bir süre onunla birebir ilgilenmem gerekti. Bu süreçte benim de bilimden koptuğum, ara verdiğim çok durumlar oldu. Ama burada da işte sizi destekleyen insanlar varsa, eşiniz, aileniz, arkadaşlarınız, hocalarınız yani size inan insanlar varsa, onlar size devam edebilme gücü veriyor. Tabi ki her zaman farklı farklı kırılma noktaları oluyor, hayatta hiçbir şey dümdüz ilerlemiyor, hep inişler ve çıkışlar var. Önemli olan mutlu olmak ve hem yapabildiklerinizin hem de o anlık yapamadıklarınızın farkında olmak. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Artık yapmak istediğim bir şeyi şu anda başarmak istiyorum diye saplanıp kalmıyorum çünkü o dönem doğru bir dönem olmayabilir benim için, belki daha zamanı var. Yani bu dalgalanmaları kabullenmek lazım hayatta. Hayat insana sabretmeyi öğretiyor.

 

Bilimle ilgilenen öğrencilerimize tavsiyeleriniz nelerdir? Bu yolculukta nelere dikkat etsinler?

Sabırlı ve azimli olmaları lazım. Bilimsel araştırmalarımı yürütürken bazen çok çalışsanız da istediğiniz sonucu elde edemeyebiliyorsunuz. Hastalıklar gibi karmaşık problemlere yenilikçi çözümler üretmek çocuk doğurmak gibi sancılı bir süreç. Belirli bir birikim olduktan sonra konunuza ve alanınıza hakim oluyorsunuz. Yani hem detayları biliyor hem genel bir bakış açınız oluyor. Farklı alanlardan sentezleme yaparak bir anda üretken olmaya başlıyorsunuz. Ancak, bu yolda sabırlı olmak gerekiyor. Bilimde bazen çalışmalarınız hedeflediğiniz zamanda sonuçlanmayabiliyor. Dipsiz kuyu gibi bazen derine daldıkça dalıyor insan. Çalışmalarınız uzun yıllar alabiliyor, başarısız olduğunuz durumlar olabiliyor. Bu zamanlarda da yılmamak, denemeye devam etmek lazım. Farklı şeylere yönelip, bakış açınızı değiştirip, çok odaklandığınız şeye belki bir ara verip bir süre sonra geri dönünce ben bunu niye daha önce fark etmemişim, görmemişim diyebiliyorsunuz. Takım çalışması da bilimde oldukça önemli. Çünkü bir konunun derinine çok indikçe, farklı bir bakış açısı size farklı bir noktada ilham verebiliyor. Farklı disiplinlerdeki insanlarla da sohbet etmek bilimde de size farklı bir bakış açısı kazandırabiliyor.

 

Yeni yıldan bilim adına ve kendi adınıza ne istiyorsunuz ne bekliyorsunuz?

Öncelikle almış olduğum bu ödül için sunduğum projeyi başarıyla tamamlamak istiyorum. Bu yolda yapmayı planladığım çalışmaları yapabilmek istiyorum. Metagenomik alanından ümitliyim çünkü bağırsak floramızın hastalık durumlarıyla ilişkilendirilebilmesi için her geçen gün yeni bir çalışma yapılıyor. İnsanın genetik materyaline göre metagenomik floramız daha erişilebilir olması nedeniyle bu alandaki ilerlemeler tedavi için de umut verici. Bu alanın önemini dünya hep konuşuyor. Avrupa Birliği Projeleri kapsamında konsorsiyumlar, tüm dünyada bu alanda çalışan bir sürü bilim insanı var. Her geçen gün bu alanda gelişme kaydediliyor. Benim çalışmam bağırsak florası metagenomik verilerini analiz ederek, kolon kanserinin tanı ve tedavisinde kullanılacak işlemsel bir yöntem geliştirmek üzerine. Kolon kanseri dünyada en yaygın üçüncü kanser türü olması ve yılda yaklaşık 900.000 insanın ölümüne sebep olması nedeniyle çok önemli. Umarım kanserlerin her biri ayrı ayrı çözülür, en azından çözülmeleri için adımlar atılır. 2023’ün sağlıkla, huzurla, mutlulukla ve bilimle dolu bir yıl olmasını diliyorum.

 

Sorularımız dışında öğrencilerimze aktarmak istediğiniz tavsiyeler var mı?

Gençler, üniversite yıllarınızı dolu dolu geçirmeye çalışın. Hem bilimsel olarak kendinizi geliştirin hem sosyal çevre edinin, farklı alanlarda tecrübeler kazanmaya, kendinizi her yönden geliştirmeye çalışın. Bu yıllardaki tecrübeler önünüzdeki yıllarda size rehberlik edecektir. Öğrencilerimize diğer bir tavsiyelerim: pozitif olmaları, ellerindekilerin kıymetini bilmeleri, küçük şeylerle de mutlu olabilmeleri, kendilerinden zor durumda olanları da arada akıllarına getirmeleri, başarmak için denemekten vazgeçmemeleri, sabırlı olmaları ve hayatın iniş ve çıkışlarla dolu uzun bir yol olduğunu unutmamaları. Öğrencilerimizin hiçbir zaman karamsarlığa düşmesini istemem, kendinize güvenin. Türkiye’deki üniversite eğitimi diğer ülkelerdeki üniversitelerden çok daha iyi. İyi bir eğitim alırsanız ve azimliyseniz dünyanın her yerinde çalışabilirsiniz.  Mesela, AGÜ bu bağlamda Türkiye’de parmakla gösterilebilecek üniversiteler arasında. AGÜ öğretim üyelerinin dünya çapında takdir edilen yayınları, araştırmaları ve çok sayıda bilimsel ödülleri var. Bunun kıymetini bilmek lazım. Üniversitede hocalarınızdan ve sizlerin birbirinizden öğrenecekleriniz bence çok değerli. Her zaman söylediğim gibi pozitif olmaya devam, çalışmaya devam, denemeye devam…

 

Katılımınızdan dolayı ve çok değerli tavsiyeleriniz için teşekkür ediyoruz.