AGUNews

Aralık 2023, Sayı 81

Beslenme ve Mental Sağlık

Beyza Muhtaroğlu Zehra Ayata Aralık 2023, Sayı 81 4193
Beslenme ve Mental Sağlık

Beslenme, genellikle yalnızca fiziksel sağlıkla ilişkilendirilse de mental sağlık açısından da oldukça önemli bir etmendir. Günümüzde daha çok fark edilmeye başlanmış olsa da beslenme ve mental sağlık ilişkisi milattan önce 5. yüzyıla kadar dayanır. Hipokrat, dönemindeki anlayışlara kıyasla mental bozuklukların sebebini doğal sebeplerle açıklamış ve “denge” kavramından bahsetmiştir. Denge kavramı kapsamında insanlara yedikleri yiyeceklere dikkat etme önerisi de vermiştir. Yıllar geçtikçe bu alanda yapılan çalışmalar çoğalmıştır ve beslenme ile mental sağlığın arasında önemli bir ilişki olduğu görülmüştür. Kızarmış yiyecekler ile beslenen insanların depresyon ve anksiyeteye daha çok eğimli olduğu ile ilgili son zamanlarda popüler olmuş bir haber vardı. Bu yazımızda hem o haberin kaynağı olan çalışmadan hem de bu konuya dair farklı araştırmalardan bahsedeceğiz. Az önce de bahsetmiş olduğumuz Çin'de gerçekleştirilen ve 140 bin katılımcıyla yapılan yeni bir araştırma, çarpıcı verileriyle dikkat çekti.

 

Araştırma ekibi Batılı tarzı beslenme (genellikle hazır gıdalar, işlenmiş et ürünleri, kızartma yiyecekler, şekerli içecekler gibi sağlıksız yiyeceklerin fazla tüketildiği bir beslenme modeli) ve mental problemler arasında ilişki olduğunu vurgulayan önceki çalışmalardan etkilenerek, kızarmış gıdaların bu bağlamda önemli bir rol oynadığı düşündü ve sıklıkla kızartma tüketen bireylerle tüketmeyen bireyler arasındaki kaygı ve depresyon oranlarını inceledi. Bu çalışma doğrultusunda, kızartılmış yiyecek tüketimi ile anksiyete ve depresyon riski arasında önemli bir bağlantı olduğu ortaya çıktı. Elde edilen verilere göre, yoğun bir şekilde kızartma tüketenlerin %7 ila %12 arasında daha fazla anksiyete ve depresyon belirtileri gösterdiği ifade edildi. Ayrıca bu ilişkinin erkek ve genç tüketiciler arasında daha güçlü olduğu vurgulandı.

 

Araştırma, kızarmış patatesin diğer kızartılmış gıdalara göre daha yüksek bir risk oluşturduğuna dair ilgi çekici bir bulguyu da ortaya çıkardı. Çalışmayı yürüten ekip, ulaştıkları bu sonuçlara ek olarak kızarmış besinlerin ruh sağlığını nasıl etkilediğini de araştırmalarına dahil ettiler ve bu kapsamda akrilamid olarak bilinen gıdaların kızartılması durumunda açığa çıkan bir kontaminantın etkili olduğu sonucuna ulaştılar. Son olarak araştırmacılar, kızarmış gıdaların depresyona ve kaygıya yol açabileceği gibi, depresyon ve anksiyete sorunları olan insanların da kızartma tüketimine yönelme ihtimalinden dolayı kesin sonuçlara ulaşmak için daha fazla araştırmanın gerekli olduğunu belirttiler. Bir sonraki çalışma ise New York Times’da yayınlanan “How Food May Improve Your Mood” isimli makaleden. Makale, gelişmekte olan araştırma alanı “Beslenme Psikiyatrisi” ışığında beslenmenin sadece fiziksel sağlıkla değil zihinsel sağlıkla da önemli bir ilişkisi olduğunu vurguluyor.

 

Günümüze kadar yapılan birçok deneyin ve gözlemin sonucunda besin açısından zengin gıdaları tüketen insanların daha az düzeyde depresyon eğilimi olduğu ve daha yüksek düzeyde mutluluk bildirdiği belirtilmiştir. 2016 yılında 12.400 katılımcı ile 7 yıl süreli bir çalışmada, meyve ve sebze tüketimini artıran kişilerin mutluluk ve yaşam tatmini düzeylerinin arttığı fark edilmiştir. 2017 yılında 67 katılımcının iki gruba ayrılması ile yapılan bir başka deneyde ise sağlıklı beslenen insanların depresyon skorunda daha fazla iyileşme görülmesiyle benzer bir sonuca ulaşılmıştır. Yakın zamanda depresyona sahip 150 kişi ile yapılan bir deneyde iki gruba ayrılan deneklerden Akdeniz diyetine balık yağı takviyesi yapılan kişilerin, kontrol grubuna kıyasla depresyon ve kaygı semptomlarında daha büyük azalmalar yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

 

Her ne kadar bütün bu çalışmalar, beslenme ve mental sağlık arasında bir ilişki olduğunu gösterse de nedensellik gösteremeyeceğini unutmamak gerekiyor. Kaygı ve depresyon insanları sağlıksız yiyeceklere mi yönlendirir yoksa sağlıksız yiyecekler insanların depresyon ve anksiyete riskini mi artırır sorusu görmezden gelinmemelidir. Sonuç olarak beslenme ve mental sağlık arasında güçlü bir ilişki olsa da bunlar arasında bir nedensellik aramak kesinlikle doğru bir yaklaşım değil. Yine de bu verilerin Hipokrat’ın binlerce yıl önce verdiği önerilerde haklılık payı olduğunu kanıtladığını söyleyebiliriz.