Rafaellonun 1512'de bitirdiği, klasik fresk tekniği kullanılarak yapılan, Stanza Della Segnatura'da (Vatikan) bulunan 4 ana freskten biridir. Bu dört fresk, beşeri bilimlerin 4 dalını temsil etmektedir. Scoula di Atene, yani Atina Okulu freski de beşeri bilimlerden felsefeyi sembolize eder.
Dört fresk de şüphesiz son derece başarılıdır fakat Atina Okulu'nu çok daha özel yapan bazı öğeler vardır. Çok fazla sayıda figür kullanımı ve bu figürlerin alegorik olması resmedilen sahnenin anlaşılabilirliğini arttırması bu konuda ana etkendir.
Resme bakıldığında, sol tarafta Platon ve sağ tarafta da öğrencisi Aristo merkezdedir ve resmin ana çatışması bu iki figür üzerinden ilerler. Platon ve sol taraftaki figürler görünemeyen,uhrevi ve teorik olanı temsil eder. Bunu, sol taraftaki nişte bulunan Apollon heykelinden ve Platon'un eliyle gökleri göstermesinden anlamak mümkün. Aynı zamanda yine sol taraftaki diğer figürler de teorik alanlarda uzmanlaşmış kişilerdir. Sol tarafta hemen alt basamakta beyazlar giymiş bir kadın vardır, ki resimdeki tek kadın figürdür, Hypathia. Hypathia da İskenderiyeli bir gökbilimcidir fakat dönemin Papa'sının kadın figüre tepki göstermemesi için normaldekinden açık tenli ve Papa'nın yeğenine benzer resmedilmiştir. Bu da kadınların henüz bilim ve sanat ortamına aktif olarak dahil edilmediğini açıklamaktadır.
Sağ tarafta Aristoteles'e baktığımızda ise yeri, yani Platonik düşüncenin zıttını, fiziksel olanı işaret eder ve diğer elinde de kendi kitabı Etika bulunur. Ayrıca sağ taraftaki heykel de Athena'yı temsil eder. Savaş ve bilgelik, maddesel düşünceye daha uygun görülmüştür. Yine sol tarafta Öklit, elinde küre tutan Batlamyus ve Zerdüşt'ü görmek mümkün. Dikkatle bakıldığında küre tutanların yanında siyah beresiyle Raffaello'yu görürüz. Bu, Rafaello'nun ressamları ilk çağ bilim adamları ve filozoflarıyla aynı seviyede gördüğünü anlatır.
Bu 4 beşeri bilim freskinin Mikelanj'ın iç mekanını freskle doldurduğu Sistine Şapeli ile aynı dönemde yapılmış olması Rafaello'nun Mikelanj'dan esinlendiğini düşündürür. Kunllanılan figürlerdeki ve alegorideki benzerlik sebebiyle bu her ne kadar mümkün olsa da günümüzde hala belgesel niteliğini koruyan, bozulmamış, mümemmele yakın bir şaheserdir.