Siyasi çalkantıların şekillendirdiği bir ortamda vuku bulan bu güzel hikâye, iki arkadaş yakınlığındaki bir baba ve oğulun ilişkilerinin izini sürmekte ve birkaç saniyede hayatların olaylar karşısında nasıl değişebileceğini göstermektedir. Roman, bir toplumun semboller ve maddi kültürünün mutlak doğasını Afganistan özelinde irdelemekte, sınıf ve dini farklılıklar temaları arasında gezinip zamanı yılların sırrını açığa çıkartan yekpare bir öge olarak kullanmaktadır.
Kitap, ister yakın birinin kaybını yaşama, ister iktidarın yaşattığı hayal kırıklığı, ister travmatik olaylara maruz kalma veya doğru ve yanlış arasında gidip gelme olsun, herhangi bir boyutta okurla bağlantı kurmayı başardığı için harika bir okuma deneyimi sunmaktadır.
Aslında kitap, özellikle göz önüne serilen gerçeklerden rahatsız olan Afganlıların yarattığı ihtilafı da üzerine çekti; ancak Hüseyni geri adım atmadı ve bunların çirkin gerçekler olsa da dünyanın geri kalanının ülkesinde olan bitenleri öğrenmesi için söylenmeleri gerektiğini savundu.
Bireylerin hayat deneyimine daha saygılı bir şekilde dünyanın başka bir yerinde yaşananlara bakış açısı sunması ve rahatsız edici gerçeklerin farkına varmamızı sağlaması açılarından güçlü bir romandır. Güçlü karakterler ve uzun zaman okuyucunun aklından çıkmayacak aktarımlarla Kabil ve ardından Amerika'nın canlı bir resmini çizer.
Yakın zamanda aynı isimle film uyarlaması da yapılmıştır. Filmde görselliğin yardımıyla karakterler hayat buluyor olsa da bir kitap kurdu olarak her zaman önce kitabın okunmasını öneririm.
Kitaptan şu alıntı ile size veda ediyorum: "Belki haksızlık, ama bazen birkaç günde, hatta tek bir günde olanlar bütün bir ömrün akışını değiştirebiliyor..."
Güzel okumalar!